Haber: FATİH ÖZKILINÇ Kamera: KERİM UĞUR
(BALIKESİR)- Balıkesir Büyükşehir Belediyesi(BBB) tarafından düzenlenen Balıkesir Dönüşüm Kongresi’nde konuşan Deprem Bilimci Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, ekonomik sıkıntılar yaşanan, yoksul bir ülkede depreme karşı bir çare üretilemeyeceğini söyledi. Ercan, “Geçim sıkıntısı çeken bir insana ‘evinizi güçlü yaptırın’ diyemezsiniz. Bir kişinin depreme önlem alabilmesi için asgari ücretin 94 bin lira olması gerekiyor. Ben bir üniversite profesörüyüm. Ben depremde ölmeye adayım. Çünkü ben bu parayı alamıyorum. Ben depreme güvensiz bir evde oturuyorum” dedi.
Deprem Bilimci Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, Balıkesir Büyükşehir Belediyesi(BBB) tarafından Avlu Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen Balıkesir Dönüşüm Kongresi’nin Afet Yönetimi ve Dirençli Kentler oturumunda konuştu.
Liyakatsiz yönetimler, ekonomideki bozukluk ve halkın geçim sıkıntısının depremleri afete dönüştürdüğünü dile getiren Ercan, “Geçim sıkıntısı çeken bir insana ‘evinizi güçlü yaptırın’ diyemezsiniz. İnsanlarımızın çoğu akşam bir ekmeği evine nasıl götürebilirimin mücadelesini veriyor. 10 bin lira emekli maaşı, 17 bin lira asgari ücret. Bir kişinin depreme önlem alabilmesi için asgari ücretin 94 bin lira olması gerekiyor. Ben bir üniversite profesörüyüm. Ben depremde ölmeye adayım. Çünkü ben bu parayı alamıyorum. Ben depreme güvensiz bir evde oturuyorum.
“Aç olan, ‘açız, açız’ diyen bir millete deprem dersi veremezsiniz”
Benim komşularım ‘hayır biz bu evi yenileyemeyiz, maddi durumumuz iyi değil’ diyorlar. Durum böyle, herkesin kendi boyutunda bir sıkıntısı var. Yani aç olan, ‘açız, açız’ diyen bir millete deprem dersi veremezsiniz. Türkiye’nin şu anda en büyük sorunu ekonomidir. Ekonomik sorunu çözmedikçe deprem sorununu çözemezsiniz. Önce yetkili yönetimler olacak. Atatürk Cumhuriyeti kurduğu zaman ilk önce İzmir İktisat Kongresi’ni yaptı. Ekonomin eğer iyi değilse köyde, kentte çocuğunu okutamazsın. Eğitimi düşer, eğitimi düşük olanın algısı düşük olur. Türkiye’nin şu anda düştüğü durum bu değil midir? Eğitimsiz olan bir insana deprem algısını öğretemezsin. Bu sistemin, düzenin doğrudan doğruya yanlışıdır” dedi.
“Göçük altından çıkan insanlar hep yoksullar”
Ercan sözlerinin devamında ise şunları kaydetti:
“54 yıllık deprem deneyimimde göçük altından çıkan insanların hep yoksullar olduğunu gördüm. Ülkenin güçlü bir ekonomisi olacak. Geçim sıkıntısı çekmeyeceksin, eğitim düzeyin yüksek olacak. Kimse göçük altından çıkmak istemez. Halkın sorunu değil bu. Kuru fasulyesini pişiren Ayşe hanım beni anladı ama seçeneği yok. Bizi anlamayanlar yönetimler. Sayın Belediye Başkanımız Ahmet Akın bu konuşmayı dinlemeye geldiği için çok teşekkür ediyorum. Çünkü ana hedef onlar, yeni belediye başkanları. Genellikle biz Türkiye’nin her yerine konuşma yapmaya gidiyorum. Yöneticilerin hiç biri katılmıyor. Ne valisi katılıyor, ne de belediye başkanları. Oysa ana hedefler onlar. Bir şeyi düzeltecek olan onlar.
” Türkiye Cumhuriyeti’ne Kahramanmaraş depreminin maliyeti 120 milyar dolardır”
Türkiye’de bir kişinin depremde ölmesinin maliyeti Türkiye Cumhuriyeti’ne 1 milyon 250 bin dolardır. 1 milyon 250 bin dolarla kaç kişiye, kaç konut yapabileceğinizi düşünebilirsiniz. Aynı zamanda insan yatırımını kaybediyorsunuz. Kahramanmaraş depreminde bu maliyet aşağı düşeceğine yukarı çıkmıştır. Kahramanmaraş depreminde bir kişinin ölmesi Türkiye Cumhuriyeti’ne maliyeti 2 milyon 250 bin dolar olmuştur. Kimisine göre 53 bin bana göre çok daha fazla. Ben hiçbir zaman 53 bin rakamını düşünemiyorum. Biz depremlerin büyüklüğü hep öldürdüğü insan olarak addediyoruz. Ama bir ülkenin geleceğini götürür. Türkiye Cumhuriyeti’ne Kahramanmaraş depreminin maliyeti 120 milyar dolardır. Türkiye’nin yıllık turizm geliri 35 milyar dolar. Türkiye’nin madenlerini yabancılara peşkeş çekmesiyle kazandığı para sadece 5 milyar dolardır.
“Kentsel dönüşüm kilitlendi”
Ekonomi ne kadar kötüyse depremin yıkım eşik değeri o kadar aşağı iniyor. Yoksul ülkede depreme çare bulmazsın. Ancak TOKİ aracılığıyla belli bir kesime hizmet edebilirsin. Sorun; yoksulluk. Kentsel dönüşüm yapılamıyor, bankalar kredi vermiyor. Faizler arttı, enflasyon patladı, maliyetler arttı. Yapısal dönüşüm yapılamıyor. Kentsel dönüşüm kilitlendi. Peki insanları kim kurtaracak? İvedi olarak ülke ekonomisinin düzeltilmesi gerekiyor.”
“Balıkesir ili yıkıcı bir deprem görürse benim için şaşırtıcı olmaz”
Deprem bilimci Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, Balıkesir’in depremselliğine ilişkin ise şunları söyledi:
“Balıkesir’de yıkıcı deprem için eşik değer 6,2. 6,2 ve daha büyük her deprem Balıkesir’in yapı biçimine bakarak yapılarda yıkım yapar, belli bir ölçüde. Yıkım yapmaya başladığı eşik 7,2’dir. 7,3’e kadar deprem üretebilir. En sık deprem Erdek, Bandırma arasında Kapıdağı Yarımadası’nı bölücü şekilde olan kırıkta çok büyük bir hareket var. Erdek, Biga, Çan’da 6,2 ile 7,2 arasında deprem beklenir. Bursa, Ulubat, Manyas, Gönen, Yenice, Edremit koyu, Altınoluk’ta 6,2 ile 7,3 deprem üretir. Balıkesir, Burhaniye, Edremit’te, 6,2’yle 6,7 arasında deprem üretir. En çok Erdek, Biga’da çok sık, Yenice, Gönen’de sık, Edremit, Balıkesir kolunda orta sık Balıkesir, Bigadiç, Sındırgı, Simav kırığında ise daha seyrek 100-250 yılda bir deprem oluyor. Yani orası daha seyrek depremleri görüyor. Balıkesir’de son 50 yıldır yıkıcı bir deprem olmadı. Suskunluk süresi çok uzun sürdü. Oysa Balıkesir’de 35 yılda bir yıkıcı deprem beklenirdi. Gelecek 5-10 yıl içinde Balıkesir ilinden söz ediyorum. Balıkesir ili yıkıcı bir deprem görürse benim için şaşırtıcı olmaz. 7 büyüklüğünde bir depremi yenileme aralığı Balıkesir ilinde, 35 yılda bir. Buradan her 35 yılda bir olacak anlamı çıkmaz. Bazen depremlerin durgunluk yılları vardır. 50 yıl, 100 yıl olmaz deprem. Çünkü gerginlik birikmediyse kırılma olmaz. Kırılma olmadıysa deprem olmaz. 7,5 büyüklüğündeki bir depremde 72 yılda bir olur. Son 127 yıldır Balıkesir’in merkezinde büyük bir deprem gözlenmedi. 127 yıldır Balıkesir’in içi suskun. Kaç yıla kadar suskun olabilir? 250-300 yıla kadar suskun olabilir. Dolayısıyla Balıkesir’de ivedi bir deprem uyarısı yapmanın bilimsel tabanı yoktur. Altıeylül ve Karesi için söylüyorum. Ama ilde olabilir. Ama içeride ivedi bir durum yok. Yani burada yan gelip yatalım anlamında söylemiyorum.”